Anneannem ve Ramazan

 Anneanneme ilgili yaşama dair hatırladığım ilk anı beni dizinin dibine alıp kahverengi upuzun tesbihi ile Allah Allah Allah, diyerek tesbih çekmeyi öğretmesiydi. Yine hafızamda rahmetli dedemle mutfaktaki hasır minderi arkamıza alıp sofranın başına geçerek anneannemin bahçeden kopardığı hayatımda hiçbir zaman aynı tadı alamadığım domatesleri kızartmasını beklemekti. 

 Anneannemin en çok beyaz tenini sevdim. Benim için beyaz tenli, pamuk anneanneydi. Her acıyı tatmış ama bir ağaç gibi dimdik kalabilmeyi başarmıştı. Sofraya herkes gelmeden yemeğe başlamayan, saçlarından kınayı eksik etmeyerek titrek elleriyle bir tutam kınalı saçını ören, eline kalan saçlarını da peçeteye sarıp çöpe atacak kadar düşünceli. Kaybettiği iki minik yavrusunun acısını yüreğinin bir köşesine koyup hayata dair bütün umudunu tek erkek evladına bağlayan bir kadın. Her bayram çaktırmadan Ankara’dan gelecek sesi duymayı bekler, her seferinde beklentisine yenilir hasta olurdu. Yıllardır sesini duymadığı, yüzünü görmediği torununa annesinden kalma tarlayı ayıracak kadar geniş yürekliydi. Çay kaşığıyla çikolata yemeyi çok sever, torunu ne yemek yaptıysa hepsini yerdi. Titreye titreye her vakit abdestini alır rabbinin huzuruna geçerdi. Elinden tesbihi hiç eksik olmaz toprağa verdiği yavrularının ruhlarına dualar hediye ederdi. Ramazan’ı çok sever şartlar ne olursa olsun orucunu hiç bırakmazdı. Bugünden itibaren Ramazan’a sekiz gün var ve anneannemin Ramazan’ın geleceğinden haberi yok. Otuz dört gündür ağzına bir lokma atmıyor kana kana su içemiyor. Biliyorum ki anneannem Ramazan’ın gelmesini bekliyor.

Yorumlar